10422,35%1,03
41,84% 0,06
48,69% 0,23
5639,87% 1,28
9340,75% 2,05
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldız, Anayasa'daki millet tanımının vatandaşlık temeli üzerine inşa edildiğini belirterek, "Tanımlanan şey vatandaşlık değil, millettir" dedi.
"Millet tanımı siyasi ve hukuki bir birlikteliği ifade ediyor"
Yıldız, Anayasa'nın 66. maddesinde yer alan "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür" ifadesinin uzun yıllardır tartışıldığını hatırlatarak bu yaklaşımın kökeninin 1924 Anayasası'na dayandığını söyledi.
"Burada milleti siyasi-hukuki bir birliktelik olarak tanımlamakta ve vatandaşlık bağıyla herkesi bu milletin eşit ve özgür birer üyesi kabul etmektedir" dedi.
Yıldız, bu tanımın etnik, kültürel ya da dini kimlikleri reddeden bir yaklaşım olmadığını vurgulayarak, "Devletler etno-kültürel kimliklere ne varlık bahşeder ne de yok sayma gücüne sahiptir. Kürtlerin 'her şey olabildiği ama Kürt olamadığı' iddialarının temelinde kavram karmaşası ve tarihsel bilgi eksikliği vardır" ifadelerini kullandı.
"1876'dan bugüne anayasal süreklilik"
Yıldız, millet tanımının tarihsel sürekliliğine değinerek, Kanun-i Esasi'den 1982 Anayasası'na uzanan çizgide bu anlayışın korunduğunu söyledi:
"1876 Kanun-i Esasi'sinde 'Her Osmanlı' ifadesi, hanedan üyelerini değil, vatandaşlık bağıyla devlete bağlı olan herkesi kapsar. 1924, 1961 ve 1982 anayasaları da bu çizgiyi sürdürmüştür."
Ziya Gökalp'in fikirlerinin anayasal yaklaşıma yön verdiğini hatırlatan Yıldız, "Gökalp'in formülü, demokratik, hukuka dayalı ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan bir devlet yapılanması için bugün dahi en gerçekçi ve geçerli modeldir" dedi.
"Sorun kurucu ilkelerde değil, uygulamalarda aranmalı"
Yıldız, 66. madde etrafındaki tartışmalarda sorunun kurucu ilkelerde değil, yanlış uygulamalarda aranması gerektiğini vurguladı:
"Türkiye'nin kurucu kodlarında, yani millet-devlet yapılanmasında bir sorun yoktur. Eğer bir sorun varsa, bu sorunların kaynağı kurucu kodlar değil, uygulama yanlışlıklarıdır."
"Vatandaşlık ve millet kavramları birbirinden ayrı düşünülemez"
Vatandaşlığın devletle birey arasındaki hukuki-siyasi bağı tanımladığını belirten Yıldız, "Vatandaş olmak, milli devletlerde milletin bir üyesi olmak anlamına gelir. İmparatorluklarda reaya, monarşilerde tebaa kavramı varken, modern milli devletlerde vatandaşlık esastır" dedi.
Egemenliğin kaynağının millet olduğuna vurgu yapan Yıldız, "Millet vatandaşların toplamıdır. Egemenlik millete aittir" ifadelerini kullandı.
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e anayasal süreç
Yıldız, Kanun-i Esasi'den Cumhuriyet'e uzanan süreçte devletin hanedandan ayrılarak tüzel kişilik kazandığını, 1924 Anayasası'yla egemenliğin milletin uhdesine geçtiğini hatırlattı.
"1924 Anayasası'nın 3. maddesinde 'Hâkimiyet bilâ kaydü şart Milletindir' ifadesiyle egemenliğin sahibi millet olmuştur" dedi.
1924 Anayasası'nın 88. maddesinde yer alan "Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk denilir" hükmünü hatırlatan Yıldız, "Bu düzenleme vatandaşlığı tanımlamamakta, milleti vatandaşlık temelinde tanımlamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
"1961'de kavramsal fark oluştu, 1982'de devam etti"
Yıldız, 1961 Anayasası'yla birlikte millet tanımında kavramsal bir fark oluştuğunu belirtti:
"1924'te millete Türk denilirken, 1961'de herkesin Türk olduğu hükme bağlanmıştır. Birincisi kavramsal tanımlama, ikincisi ontolojik bir tespittir."
1982 Anayasası'nın 66. maddesinin de bu yaklaşımı aynen koruduğunu vurguladı.
"Tanımlanan vatandaşlık değil, millettir"
Yıldız, açıklamalarını şu sözlerle tamamladı:
"66. madde, sanıldığı gibi vatandaşlığı değil, vatandaşlığa dayalı milleti tanımlayan bir maddedir. Egemenliğin sahibi olan millet, vatandaşlık temeliyle tanımlanmıştır. Türklük, Türk Devletine vatandaş olmakla belirlenir. Bu yönüyle 1924'teki düzenlemeyle büyük ölçüde uyum sürmektedir."
Anayasa'nın 66. maddesi: "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür."
Bu madde, uzun süredir Türkiye'nin kimlik, vatandaşlık ve millet tartışmalarının merkezinde yer alıyor.
Kaynak : PERRE