M. Akif USLU

Tarih: 01.02.2018 20:25

Yükseköğretim Kurumları Sorunu (YKS)

Facebook Twitter Linked-in

Üniversiteye geçişte kullanılacak olan sistem neredeyse bütün hatlarıyla netleşti. Az-çok eleştiri oklarına maruz kalan bu sistemi gelin biz de irdeleyelim.

Öncelikle çorap değiştirirmiş gibi değiştirilen sistemler, hangi şekilde istikrar sağlayabilir? Bir sınav sisteminin ömrü bu kadar kısa olabilir mi? Her esen rüzgardanetkileniliyor resmen. Her şey den önce belirtiyorum: Değişen bir sınav sisteminin yürürlük tarihi kesinlikle değişikliğin gerçekleştiği sene olamaz hatta değişiklikten sonraki sene de olamaz. Değişikliğin gerçekleştiği andan itibaren en az 2 yıl sonra olmak üzere bir tarih verilir ve o tarihte sınav yapılır. Bu 2 yılki süreç içinde de öğrenciler, öğretmenler, müfredat, yayınevleribu sisteme göre hazırlanır ve verimi artırılır.

Öğrencilerin üzerinde hali hazırda “aile-ortam-arkadaş-konular-yerleştirilme” baskılar bütünü bulunurken böyle bir değişiklikle öğrencilerin önüne bir handikap daha konulması baskılar bütününe yeni bir üye daha eklemiştir. Üniversiteye öğrenci almak için mi yapılıyor bu sınavlar almamak için mi?

   Sistemin içeriğine bakıldığında:                               

1-Her iki oturum için de sınav ücreti ödeyen öğrencinin, ilk oturumda yeterli puan alamaması durumunda ikinci oturumunun bir anlam ifade etmemesi bir sistem açığıdır. İlla ki sınavlar iki gün içinde yapılacaksa ilk oturumun ücretini herkes ödesin, ikinci oturuma başlangıçta ücretsiz girilsin ilk oturumda barajı aşanların ikinci oturumu için sınavlardan sonra ek ücret istensin.Yani bir bakıma öğrenci, parayı rehin etsin. Ücretin ödenmemesi durumunda da tercih hakkı verilmesin.

2-Soru sayısının bu denli azaltılması seçicilik kalitesini düşürecektir. Her konuya yayılamayan sorular, öğrencilerin başarısını ölçmekte yetersiz kalacaktır.

3- Her ne kadar sınav yoğunluğu azalmış olsa da iki gün içinde yapılacak olan bu sınavlarda ilk oturumu olumsuz geçen öğrencinin ikinci oturuma kadar toparlanması olağan değildir. Burada psikolojisi daha iyi olan kazanır tarzında bir önerme sunulamaz çünkü en nihayetinde orduya asker seçmiyoruz, üniversiteye öğrenci seçiyoruz.

4- İkinci oturumun tek kitapçık şeklinde (40 Matematik, 40 Fen, 40 Edebiyat, 40 Sosyal) sunulması, eşit ağırlık bölümüne temelden zarar vermekle beraber Sayısal ve TM arasındaki çizgiyi amansızca ortadan kaldırıyor. Her sayısalcı potansiyel bir Hukuk, Psikoloji, Pdr vs. öğrencisi adayı oluyor. 180 dakika süre verilen bu ikinci oturumda, birçok sayısalcı kendi alanındaki 80 soruyu bitirdikten sonra Edebiyat testini de çözerek boşta kalma ihtimalini minimum seviyeye indirecek ve eşit ağırlık öğrencilerinin birçoğu rafa kaldırılacak. Eşit ağırlıkla öğrenci alımı yapan bölümlerde sayısalcıların sayısı artacak. Nitekim şu bir gerçek ki bir eşit ağırlıkçının sayısalcıdan daha fazla matematik sorusu çözmesi istisna bir durumdur ancak sayısalcının en az bir eşit ağırlıkçı kadar edebiyat, coğrafya sorusu çözmesi gayet muhtemeldir. Hal böyle iken süreleri birleştirerek tek kitapçıkta bu işin halledilmesi bir bölümün üniversiteye girme hakkını azaltıyorken bir bölümün ise üniversiteye girmesini mümkün kılıyor.

Yeni sistemde benim gördüklerim ve eleştirdiklerim bunlar, tabi ki bu eleştirilere tersinden bakılarak sistemin avantajları da ayyuka çıkarılabilir ancak ideal bir sistem oluşturulmaya çalışılıyorsa ya sistemin hiç açığı olmamalı ya da bu minimum seviyede olmalıdır. Umarım yapılacak olan bazı revizyonlarla bu açıklar ve hatalar düzeltilir yahut aza indirilir. Sistemin tüm öğrencilerimize hayırlı olmasını ve daha çok hak edeni seçmesini diliyorum.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —