Fatih POLAT

Tarih: 07.09.2016 09:29

28 Şubat Paranoyası Yeniden Hortlatılmak İsteniyor!

Facebook Twitter Linked-in

Hasbelkader derneğimize birkaç kez gelip sohbet dinlemiş bir (imam) arkadaş geçenlerde beni aradı. Her hafta Rabbimizin Kur’an’la göndermiş olduğu mesajını daha iyi anlama adına yaptığımız sohbet esnasında çekilen fotoğraflardan bir kaçında kendiside çıkmış. Benden, fotoğraflarının derneğin sayfasından kaldırılmasını istedi. Bende, biz Fetullahçı değiliz dedim. Dolayısıyla korkulacak bir şeyin olmadığını anlatmaya çalıştım, fakat başaramadım. Tabi bu arada epey bir konuşmanın üstüne birde cemaatlere sıcak bakmadığını söylemez mi... Bende fotoğraflarını kaldırdım.

Bu anekdotu aktarmamın sebebi, geçen hafta bu köşede değinmeye çalıştığım 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra, Fetö den hareketle İslami cemaat, dernek ve vakıflara karşı başlatılan yıpratma, itibarsızlaştırma ve karalama kampanyalarının toplum üzerindeki etkisine dikkatlerinizi çekmektir.

Sadece bu örnekten hareketle bile İslam’ın doğru bir şekilde anlaşılması ve yaşanması, adaletin, iyiliğin ve güzelliğin yayılması, kötülüğün, çirkinliğin ve fahşanın ortadan kalkması için mücadele eden cemaatlerin nasılda hedef tahtasına oturtulduğu ve potansiyel birer tehlike olarak sunulduğu sonucuna varabiliriz.

Bu hususu en başından beri gören, ve gerek halkımızı gerek de yetkilileri sürekli bir şekilde uyaran,  sorumluluk sahibi bir yazar, arka arkaya yazdığı yazılarında bağıra bağıra  bakın ne diyor:

“16 Temmuz'dan itibaren, birileri düğmeye bastı; NATO kafalı Kemalist generalleri art arda ekranlara çıkarmaya başladı.

Fırsatperest Kemalist ve laik tipler, 15 Temmuz'u var eden ruhun kaynağını oluşturan cemaatleri, tarikatleri hedef tahtasına yatırıyorlar. 

Görünüşte amaçları, FETÖ'yü cemaat olarak sunmak, “cemaatlerin Türkiye için ne kadar tehlikeli olduğu” algısı oluşturmak... Ama gerçekte, asıl amaçları, cemaatler, tarikatler üzerinden 15 Temmuz'da şahlanan, bizim tarih yapmamıza imkân tanıyan ruhun ana kaynağı İslâm'ı vurmak!

Özür dilerim ama bunu göremeyen ya salaktır ya da asalak!” (Yusuf Kaplan.)

Yusuf Kaplan’ın değindiği hususu, bu memlekette yaşayan ve bu memleketi vatanı olarak gören hiçbir fert (düşüncesi, inancı, fikri ne olursa olsun) göz ardı etmemelidir. Çünkü bu memleket, her türlü zulme, istibdata, sömürüye, adaletsizliğe ve haksızlığa karşı çıkmış İslam’ın son kalesidir. Bu kale uzunca bir muhasara ile bir fetret dönemine girmişti. Ancak, yüreklere kök salmış imanın o diriltici ve  harekete geçirici dinamizminden hareketle bu kuşatma ve fetret dönemi hızla püskürtülüyor.

İşte tamda burada meşruiyetini Kur’an ve sünnetten alan cemaatlerin çok büyük katkıları ve rolleri var. Bu inkar edilemez. Bu memlekette İslam’a direk saldıramadıkları için, İslam’a hizmet etmeye çalışan cemaatlere, derneklere ve vakıflara saldırıyorlar.

Onlar şunu çok iyi biliyorlar ki, bu dirilişin, bu silkinişin ve bu şahlanışın kaynağı İslam dinidir. Bu dinin ve bu ruhun mektepleri ise cemaatlerdir. Bunun ispatı ise, 15 temmuz gecesi tanklara, kurşunlara ve jetlere, tüm bedenini sarmış imanıyla göğsünü siper eden bu mekteplerin talebeleridir.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —