Fatih POLAT

Tarih: 31.08.2016 09:22

El İnsaf Diyorum

Facebook Twitter Linked-in

28 şubat postmodern darbesi insanların zihinlerinde ve kalplerinde cemaatlere karşı negatif anlamda ciddi izler bıraktı. Zaten, bu darbenin yapılma/yaptırılma sebeplerinden biride İslami tüm oluşumlara (cemaatler, vakıflar, dernekler vb.) karşı halkın kuşku ile bakmasını sağlamaktı. Ve bunu da başardılar. İnsanların bir çoğunu bu oluşumlardan uzaklaştırdılar. Bu oluşumlara karşı tavır aldırdılar.

Hatta birçok  cemaat sahibi insanı bile iki yüzlü yapmayı başardılar. Şöyle ki: Bu insanlar kendilerini gizlemek zorunda hissetti. Kendi iç dünyalarında ve evlerinde cemaat sahibi, dışarıya karşı ise seküler ve laik demokrat görünme çabası içerisinde oldular.

Bu korkular gerek gizli gerek aşikar yıllarca bu memlekette yaşandı. Yavaş yavaş insanların zihin ve kalpleri bu korkulardan temizleniyor derken bu seferde 15 temmuz darbe kalkışması yapıldı. Bu kalkışma ise 28 şubata nazaran bu bağlamda çok daha sinsi ve tehlikeli. Çünkü bu kalkışmanın görünen yüzü Fetullah Gülen ve hareketi idi. Peki bu halk nasıl biliyor bu kişiyi ve hareketini? Hoşgörülü, diyalogcu, dershaneleri, kolejleri, üniversiteleri olan, kendisini eğitime adamış eğitim fedaisi, vakıflar, dernekler, sendikalar kuran ve bunlar vasıtası ile eğitime destek olan vb. bir kişi ve hareket olarak.

Düz bir mantıkla yola çıkan bir insan şunları düşünmekten kendisini alıkoyamayacaktır; bu kadar halim selim bildiğimiz, hoşgörülü olarak kabul ettiğimiz, hizmetlerine katkı sağladığımız bu yapı bile bu memlekette darbeye kalkışıyorsa varın siz diğerlerini düşünün…

Burada hiç düşünmeden hemen ifade edelim ki, bu mantık doğru bir mantık olmaz, bu genelleme adil olmaya yakışmaz. Aklı selim odur ki, kurunun yanında yaşı da yakmaz.

Evet, doğrudur söylemler İslami, görüntüde öyle. Fakat, bunlardan hareketle tüm İslami cemaatler, vakıflar, dernekler vb. hedef tahtasına oturtulamaz. Şimdilerde her türlü ortamda kaşarlanmış İslam düşmanları tabir-i caizse, “mal bulmuş mağribi” gibi islami oluşumların tamamını topa tutuyorlar. Yıllarca aradıkları ortam fetö tarafından bunlara altın tepside sunuldu. İftiranın, yalanın bini bir para. Bunlara ve bunlar gibi düşünenlere el insaf demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Ancak burada yetkililere büyük sorumluluklar düşüyor. Yapacakları açıklamalarla insanları doğru yönlendirmeleri gerekiyor. Fetö ile diğer oluşumların birbirine karıştırılmamasına dikkatleri çekmeleri gerekiyor.

Şunu unutmamak ve görmek lazım ki, 15 temmuz akşamı birçok vatandaşımız gibi cemaatlerde vatanlarını darbecilere karşı korumak için meydanlara indi, tanklara ve tüfeklere karşı durdu, yaralandı, vefat etti. Bu vatana karışı muhabbetleri ve sorumluluk anlayışları “en az” cemaatsiz bir insan kadar olan bu cemaatleri şimdi kalkıp potansiyel bir tehlike gibi göstermeye çalışmak ancak düşmanlıkla ifade edilebilir.

Şunun altını kalın çizgilerle çizerek ifade edeyim ki, meşruiyetini Kur’an ve sünnetten alan cemaatler bu memleketin manevi anlamda sigortasıdır. Dolayısıyla kimse kalkıp fetö den hareketle ileri geri konuşmasın.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —