Halil KARAKUŞ

Tarih: 10.03.2016 09:35

Dava ve Liderler

Facebook Twitter Linked-in

Makamlarına kimsenin oturmaya cesaret edemediği..

İnsanların kendileri için ayakta dikilmesinden hoşlanan; önlerinde saf saf toplanmış kitleleri seyretmekten büyük haz duyanlar..

Mülkün sahibi Kur’an’da buyuruyor ki; “ Göklerde ve yerde her ne varsa hepsi Allah’ındır”(Lokman-26)

Putlaşan ve putlaşmalarına 'dava' kılıfı giydiren birtakım şefler, önderler, başkanlar..! Büyük 'dava adamları', liderler..!

Herkesin kendilerine muhtaç; kendilerinin kimseye ihtiyacı olmadığına inanan; herkesten hürmet, minnet ve şükran duygusu bekleyen ve her biri bir psikiyatrik olgudan başka bir anlam ifade etmeyen birtakım üst yöneticiler...

Yerlerine, makamlarına hatta kullandıkları eşyaya bile hürmet edilenler..!

Bunlar, kendine yer ayırtmayan, boş bulduğu yerde oturan, kendisi için kimsenin ayağa kalkmasına müsaade etmeyen, kendini alkışlatmayan, tezahürat yaptırmayan; pazardan alışverişini kendisi yapan, aldıklarını başkasına taşıtmayan; kendisine 'Efendimiz' diye hitap edilmesine bile razı olmayan o kutlu Peygamber (SAV)e pek benzemezler.. O Peygamber ki, mütevazi kişiliği, tavırları ve insanlığı ile muhteşemdi. Ve O, sadece kendisine inananlar için değil, inanmayanlar için de bir güven abidesiydi...

Onu öldürmeye karar veren düşmanları, katiller için toplanan ödülü, güvenilecek başka bir kimseyi bulamadıkları için O'na emanet etmişlerdi.

Ancak böylesi hasletler, 'büyük kurtarıcı', 'büyük dava adamı' olan liderlere pek uygun düşmez. Çünkü, bu büyük liderler ve onların etrafında toplananlar, bu hasletleri, 'sıradanlık' ve bir lidere yakışmayacak davranışlar olarak görürler.

Gerektiğinde, yıllarca birlikte olduğu arkadaşlarını bile ortadan kaldıracak kadar acımasız ölüm makinelerini yetiştirenler ve zavallı insanları sonuna kadar istismar edenler...!

Katolik nikahı gibi; 'Ölüm bizi ayırana dek' anlayışının tabii sonucu olarak, onlara bir şekilde selam verilmiş ve borçlu çıkılmışsa, bu borç, bazen selamı sabahı kesip dışlanmayla, bazen de can ile ödenir.

Çünkü bu sahte tanrılar, kullarının kendilerinden ayrılmasına asla tahammül edemezler.

 Yanında bulunan birinin lidere olan sevgisinde bir azalma olduğunun anlaşılması halinde dışlanması kesindir.  Din alimlerini, bilim adamalarını, halifeleri hatta peygamberleri eleştirebilirsiniz, ama bu tür liderleri asla! Onlar hiçbir zaman eleştirilmezler...Hep sevilir sayılırlar. Bu onların yanında yer etmenin bir numaralı olmazsa olmaz kriteridir.

Sahip olma dürtüsü insan ruhunda normal faaliyetler şeklinde doyumlar bulduğu sürece sorun yoktur. Fakat sayıları az olmayan birtakım insanlarda istek ve aşırı arzuları diğer elementleri ile uyuşmaz.Bu duyguların yöneticilere yansıması ise, başında bulunup yönettiği her şeyin kendi malı olduğunu düşünmesidir. Bu kurumlar ve örgütler için olduğu kadar, ona itaat eden insanlar için de geçerlidir. Yönetici, halkını ya da etrafında toplananları kendi malı gibi görmeye başladıysa onları kaybetmeye de asla dayanamaz. İşte tam da burada kin ve nefretten başka ne liderlik kalır ne de dava ve dava adamlığı...

Şehit Seyyid Kutup dava ve dava adamı olma noktasında bizlere der ki;
Her kim bu davanın yolunu tutmak istiyorsa bilsin ki; O dava onu mala götürmez!
Ve iyice bellesin ki bu dava onu bir makama götürmez! 
Ve kendini alıştırsın ki bu dava onu yeryüzündeki bir mevkiye asla götürmez! 
Eğer götürecekse onu ancak Allah'ın katındaki bir mevkiye götürür bu dava!
Her kim bu davanın yolunu tutmak istiyorsa bilsin ki; 
Ondan 'Bakanlık' gider!
Bilsin ki ondan 'Krallık' gider!
Bilsin ki ondan 'Mal' gider!
Bilsin ki ondan 'Mevki' gider!
Ona bunların hepsinden daha hayırlı olan kalır : O da Celal ve İkram sahibi olan Allah'ın rızasıdır.

Selam ve dua ile...

Kaynakça:
1- Kalyoncu Hamdi.,2014. Liderlere Tapınma Psikolojisi, Marifet Yayınları, İstanbul.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —