Hamit ASLAN

Tarih: 17.12.2015 21:36

CHP Döneminde Camiler

Facebook Twitter Linked-in

Geçen hafta köşe yazımda ismi ne olursa olsun İslam’ı hedef alan her türlü anlayışa karşı olduğumuzu ifade ettim.

Yazımdaki bazı kısımlar birilerini rahatsız etmiş olmalı ki itiraz ettiler. Fakat zaman zaman edep sınırlarını aşan cümleler kullandılar. 'Kötü söz sahibinindir' diyerek önemsemedim.

Evet. Bu arkadaşların itirazlarını hayretle okudum. Çünkü 'CHP'nin tek başına iktidar olduğu dönemlerde camilerin ahır, depo ve farklı amaçlar için kullanıldığını' yazdığımda ilk defa duymuş gibi tepki gösterdiler. Zira bu ifadeleri Cumhurbaşkanımız defalarca miting meydanlarında söyledi. Kaldı ki bu iddialara mensubu oldukları partinin genel başkanı dahi itiraz edemiyor. 

 

Sanırım okudukları bu yazıdan sonra benden değil de, siz değerli okuyucularımızdan özür dileyeceklerdir.

 

Bu arkadaşların itirazları toplumumuzun gerçekleri öğrenmesine vesile olduğu için de ayrıca teşekkür ediyorum. Konu çok uzun. Bu nedenle yavaş yavaş başlayalım. 

 

İstanbul Fethinin sembolü olan Ayasofya Câmii 481 yıl sonra, 24 Kasım 1934 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Müze haline getirilmiştir.

 

Yine Osmanlı döneminin önemli eserleri arasında yer alan ve İstanbul'un en önemli simgelerinden olan Sultan Ahmet Câmii 1939-1945 yılları arasında 6 yıl boyunca Askeri Kışla olar kullanılmıştır. 

 

Sirkeci Garı bitişiğindeki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Cami, sazevi olarak kullanılmıştır. 

 

İzmir Seferihisar, Hereke Köyündeki 2.Bâyezid Cami, ahır olarak kullanılmıştır. Hatta bu duruma, Cumhuriyet Gazetesi dahi, 20.04.1936 tarihli 'Bu Ne İnsafsızlık' başlıklı yazısı ile isyan etmiştir.

 

Yine Cumhuriyet Gazetesi 23 Mayıs 1948 tarihli 'Cami Ahır Olur mu Hiç' başlıklı haberiyle Anadoludaki Camilerin içler acısı halini okuyucu ile paylaşmıştır.

 

Resim 1 

 

Bursa'daki Alacahırka Cami askeriyenin ihtiyaçları için tahsis edilmiş ve ahır olarak kullanılmıştır. 

 

Hatay'da yayın yapan Yenigün Gazetesinin 23 Temmuz 1940 tarihli haberinde açık arttırmaya çıkarılan camilerin listesi yer almaktadır. 

 

Resim 2

 

Camiler ve inançlar üzerinde tahribatlar o kadar büyüktür ki bununla ilgili her türlü kanun, yönetmelik ve genelge bulmak mümkündür. 15.11.1935 tarihinde resmi gazetede yayınlanan kanun ile de Camileri kapatmanın yasal alt yapısı oluşturulmuştur. 

 

Resim 3 

 

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Tekirdağ Valiliğine gönderilen 17.01.1938 tarihli Bakanlar Kurulu yazısında ise Camiler ve Mescitler satılırken toplumun tepkilerinin önüne geçebilmek amacıyla  Cami ve Mescit ismi kullanılmaması istenmiştir. 

 

Resim 4

 

25 Mayıs 1937 tarihli satılacak camilerle ilgili bir açıkarttırma ilanı.

 

Resim 5

 

Yine dönemin Cumhurbaşkanının imzasıyla satılmasına izin verilen camilerle ilgili Kararnameleri görmek mümkün. 

 

Resim 6

Resim 7

Resim 8

Resim 9

 

Bunlara yüzlercesini, hatta binlercesini eklemek mümkün. Merak eden okurlarımız internette küçük bir araştırmayla bu listelere ulaşabilirler. 

 

Ispatlı deliller karşısında duygusal reflekslerin hiçbir önemi yoktur. Camilerin satılması, ahır, depo, kışla olarak kullanılması iddiası ağır bir itham. Kişi tarihte yaşanmış bu tür iddiaları zihnen ve fikren reddediyorsa eğer, bulunduğu yerde bu zihniyetin temsilcisi olmak gerçekten zor bir görev. Bu durumda iki seçenek çıkıyor karşımıza; 

 

1. Bu konuda oluşabilecek her türlü tepkiyi sineye çekmek.

2. İstifa etmek.

 

Tarihte yaşanmış bu tür zulümlere bugün müdahale etmek imkansız. Fakat en azından şu günlerde Kemal Kılıçdaroğlu'nun PKK'lı teröristler için kullandığı ' Hendek kazan arkadaşlar ' hitabına okkalı bir tepki verilebilir. 

 

Kaynak: http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com/



Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —